Akademik

“Karabük'te turizmin gelişmesinde KBÜ öncü roller üstlendi”

“Karabük'te turizmin gelişmesinde KBÜ öncü roller üstlendi”

“Karabük'te turizmin gelişmesinde KBÜ öncü roller üstlendi”

Safranbolu MYO'nun 1992 yılında açılmasıyla Karabük Üniversitesinin temelinin atıldığını ifade eden Karabük Üniversitesi Safranbolu Turizm Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Nuray Türker,  "O dönemden başlayarak konuşursak, turizmin gelişmesinde üniversite ya da meslek yüksekokulu çok öncü roller üstlendi.” dedi. Karabük Üniversitesi Safranbolu Turizm Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Nuray Türker, turizm haftasında Karabük Üniversitesinin Karabük ve Safranbolu turizmine sağladığı katkıları Külliye Karabük'e anlattı. Safranbolu MYO'nun açıldığı dönemlerde Karabük'te turizmin yeni gelişmeye başladığını söyleyen Türker, "Biz Safranbolu MYO olarak kaymakamlığın katkısıyla 15 kadını eğiterek, bunlara sertifika verip pansiyon işletmelerine ön ayak olduk. O dönem tabi bu kadar konaklama tesisi yoktu. Dolayısıyla bir yerden başlamak gerekiyordu. Bir iki tane otel vardı ve bu şekilde buradaki turizmin gelişmesinde üniversitenin önemli katkıları var.” ifadelerini kullandı. “Safranbolu Belediyesi ile Safranbolu turizminin master planını yaptık” Karabük ve Safranbolu turizmine katkı sağlamak adına bugüne kadar yaptıkları çalışmalar hakkında bilgiler veren Türker, bölgeye yönelik ekoturizm envanterinin çıkarılması için bir TÜBİTAK projesi yürüttüğünü dile getirdi. Yaptıkları diğer önemli bir çalışmanın turizm fakültesinin iki yıl önce Safranbolu Belediyesinin talebi üzerine, Safranbolu’nun turizm master planının yapılması olduğunu belirten Türker, "Projede Safranbolu’nun sorunlarını çözme odaklı ve Safranbolu'da turizmin nasıl gelişmesiyle ilgili önerilerde bulunduk. Önerilen fikirlerin doğru bir şekilde uygulandığı takdirde turizmin gelişmesinde bu anlamda önemli bir katkı sağlanmış olabiliriz.” dedi. Safranbolu’nun UNESCO tarafından bir ‘Miras Kenti’ olması şehre turizm açısından marka değeri yaratıyor” Doç. Dr. Nuray Türker, Safranbolu'nun miras kenti olmasının şehir için bir marka değeri yarattığını ve bu değerin turizm açısından sağladığı katkılara değinerek, “UNESCO tarafından marka kenti olması aslında Safranbolu’ya değer katan, ünlenmesini sağlayan, tanınmasını sağlayan en önemli araçlardan bir tanesidir. Yerli ve yabancı turistlerin kente gelmenin temel sebeplerinden birisi de bu. Turizmin gelişmesinde de önemli bir katkı sağlıyor.” dedi. Miras kenti olunmasının şehrin korunması açısından da önem arz ettiğini vurgulayan Türker, "UNESCO'nun korumayla ilgili çok katı kuralları var. Bu bağlamda hem marka kenti olmak, hem de şehrin korunmasının sürdürülebilirliğine yani bu eserlerin devamlılığında çok önemli katkısı bulunuyor." diye konuştu. “Karabük'te sadece kültür turizmi ön plana çıkartılıyor” Karabük'te sadece kültür turizminin ön plana çıkarıldığını, bu yüzden turistlerin konaklama ortalamasının 1-2 geceyi geçmediğini ifade eden Türker, kültür turizmi ile birlikte Karabük'te çok güzel doğal değerlerin var olduğunu ve bu doğa ürünlerinin eklenmesi ile çeşitlendirme ya da pazar genişlemesinin oluşacağını dile getirdi. Bununla birlikte turizmin biçimlerinin birleşmesi gerektiğini söyleyen Türker, “Mesela Antalya'da deniz, kum, güneş var ama bu bölgede her şehirde farklı güzellikler olduğu için bunları birleştirmek gerekir. Bunu biz yapıyoruz, turist buraya geliyor ve sonra Amasra’ya gidip balık yiyor, sahili geziyor. Bir şekilde iki ürünü de birleştirmek söz konusu olabilir. Dolayısıyla bu kalış süresini uzatmak için turistlik ürünü çeşitlendirmek ve birleştirmek için bunlar yapılmalı.” dedi. “Safranbolu'da turist sayısını arttırmak yerine, turist harcamasını arttırmak gerekiyor" Safranbolu turizminin ileri seviyeye getirilmesinin turist sayısıyla ilgili olmadığının altını çizen Doç. Dr. Nuray Türker, "Şehrin turist kapasitesi 750-800 bin civarı. Bunların 200 bini konaklama yapıyor. Geri kalanlar ise günübirlikçi. Bu sayı Safranbolu için oldukça fazla. Turistler o kültürü deneyimlemek, o havayı solumak, oradaki insanlarla bir kahve içmek, onları tanımak ki burası kültür şehri, kültürü tanımak için geliyor. Bu bağlamda turist sayısını arttırmak yerine turist harcamasını arttırmak ve turistlere aktiviteler yaratmak gerekiyor. Bu hediyelik eşya olabilir ya da rekreatifik günlük geziler olabilir.” dedi. “Turistler otopark ve acente sıkıntısı yaşıyor” Doç. Dr. Türker, otoparkın en büyük sorunlardan bir tanesi olduğunu, bunun dışında bir takım fiyat politikasından kaynaklı şikayetlerin de olduğunu belirtti. Şehirdeki acenta sıkıntısını da dile getiren Türker, “Şehirde sadece iki tane acenta var. Ama tabi bu da sonuçta bir arz talep meselesi. Dolayısıyla talep olsa belki arz kaynakları da çeşitlenecek. 3 bine yakın yatak var ama maalesef iki tane acenta var. Dolayısıyla bu da yerel gezilerin, yerel turların olmaması anlamına geliyor. Turist geliyor, çarşıyı geziyor ve gidiyor. Ama bir takım başka rekreatif seçenekler olsa ki bazı acentalar bunu yapıyor, turistleri mağaraya götürüyor ve gezdiriyor. Yani bu tarz faaliyetler turistlerin kalış sürelerini uzatır. Bu da daha çok gelir demek olur.” dedi. Haber: Canan Yurdakul