Akupunktur Uzmanı ve Aile Danışmanı Dr. Hatice Kösecik, Karabük Üniversitesinde düzenlenen “Hayat En Güzel Hediyedir Bilene” adlı konferansta olumlu düşüncenin gücü ve aile içi etkili iletişimin püf noktalarına değindi.
Karabük Üniversitesi Düşün Dokun Değiştir Kulübü tarafından “Hayat En Güzel Hediyedir Bilene” konulu konferans düzenlendi. Konferansta Akupunktur Uzmanı ve Aile Danışmanı Dr. Hatice Kösecik, olumlu düşüncenin gücü, empati ve aile içi iletişimle ilgili detaylı bilgiler verdi.
Tıp Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleşen konferansa Rektör Prof. Dr. Refik Polat ve eşi Fadimana Polat, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Sosyal Hizmet Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gülay Günay, akademisyenler, öğrenciler ile davetliler katıldı.
“Bilinçaltımız bir süngerdir; yeterince sık ve kesin söylerseniz her şeye inanacaktır”
Olumlu ve olumsuz düşüncenin insan psikolojisi üzerindeki etkilerini anlatan Kösecik konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Beynimize ne koyarsak onu geri alırız. Bilinçaltımız bir süngerdir; yeterince sık ve kesin söylerseniz her şeye inanacaktır bir yalana bile. Beyin ahlaki yargıda bulunmaz, sadece ona söyle kabul eder. Beynimizde ürettiğimiz düşünceler bazı nöropeptitleri salgılatır. Bu maddeler bir düşünceye sahip olduğumuzda beynimizde bir pencere açıyor, o düşünce bitince de orayı sırlıyor. Kendimizi engellemiş hissettiğimizde, hayal kırıklığında, öfkelendiğimizde, bağırma veya vurma isteği nöropeptitler üretiyor. Kişinin kendisi hakkında söylediği her şey bilinçaltına bir direktif oluyorsa, o zaman kendisi hakkında her olumsuz ifade kullandığında bilinçaltı kişiyi tam olarak tanımladığı gibi olumsuz bir şahıs yapması için yönlendiriyor.”
“İletişimde erkeği sonuç, kadını süreç ilgilendirir”
Konuşmasında aile içi etkili iletişimin önemine değinen Kösecik, “İnsanın içinde yetiştiği ailedeki etkileşimlerin, anne ve babanın çocuk yetiştirme tarzı kişinin mutlu ya da karamsar bir yaşam geçirmesini etkiler. Herkesin çocukluğunda yazılmaya başlayan hayat senaryosu içindeki aktörler evlilikle beraber yerini yeni aktörlere bırakır. Evlilikte hakim gibi olmalı, ortada bir problem olduğu zaman acaba eşim haklı mı diye düşünebilmek sağlıklı bir iletişim için şarttır. İletişimde erkeği sonuç, kadını süreç ilgilendirir. İki tarafta bu farklılığı göz önüne almazsa iletişimde sürekli kazalar meydana gelir.” diye konuştu.
“Çocuğuna gerçek servet bırakmak isteyen anne ve baba, ona iyi dinlemeyi öğretin”
Aile içinde çocuğun kabul edilmek ve onaylanmak istediğinin altını çizen Kösecik, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Eğer aile ortamı ona kendi benliğini tanımlama özgürlüğü veriyorsa sağlıklı bir şekilde olgunlaşma yoluna gider. Tam tersi olduğu zaman da çocuk ailenin istediği yönde bağımlı bir kişilik olarak gelişir. Psikolojik ve sosyal olgunlaşamaz. İleride evlenip yuva kurarsa eğer sorunları olan yuvada bulur kendisini.Büyüyüp olgunlaşmamıştır çünkü. Çocuğuna gerçek servet bırakmak isteyen anne ve baba ona iyi dinlemeyi öğretin.”
Kösecik, günlük hayatımızda birbirimize ve çevremizdeki insanlara karşı duyarlılığın azaldığını da dile getirerek “Bu yüzden empatik iletişime ihtiyacımız var. En derin ve etkili iletişim şeklidir. Birbirini seven, birbirinin ne hissettiğini hemen anlayan iki kişinin yaşadığı iletişim tarzıdır.” diye konuştu.
https://www.youtube.com/watch?v=FLyl5WOPZKc