Sağlık
“Ölen her 30 işçiden 1’i çocuk”
“Ölen her 30 işçiden 1’i çocuk”
Karabük Üniversitesi Gelişen Çocuk Kulübü tarafından “Çocuk İşçiliği ve İstismarı” konulu panel düzenlendi. Doç. Dr. Şehnaz Ceylan’ın moderatörlüğünde gerçekleşen panele konuşmacı olarak Adli Tıp Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Zafer Liman, KBÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli Çocuk Gelişim Uzmanı Elif Korkmaz ve Avukat Türkay Asman katıldı.
Hamit Çepni Konferans Salonu’nda gerçekleşen panelde çocuk işçiliği, çocukların istismar ve ihmal edilmeleri sonucu ruhsal ve fiziksel olarak yaşadıkları sorunlar ele alındı.
“Gelişmekte olan ülkelerde 5 ile 14 yaşları arasında çalışan çocuk sayısı 250 milyondan fazla”
Panelin moderatörü Doç. Dr. Şehnaz Ceylan, günümüzde çalışan çocukların yarıdan fazlasının tehlikeli sayılan işlerde çalıştığını belirterek, ölen her 30 işçiden birinin çocuk olduğunun altını çizdi. Çocuk işçiliği ve istismarın ortaya çıkmasına zemin hazırlayan etkenler için etkili politikalar oluşturulması ve bunların sürekliliğini sağlamak gerektiğini savunan Ceylan; “Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tahminlerine göre gelişmekte olan ülkelerde 5 ile 14 yaşları arasında çalışan çocuk sayısı 250 milyondan fazladır. Çocuk işçiler toplam çocuk nüfusunun yüzde 5,9 ‘unu oluşturmaktadır. Toplamda çalışan çocukların tüm çocuklara oranı 1999 yılından bu yana yüzde 41’den yüzde 56’ya çıkmıştır.” dedi.
Çocuk istismarının en önemli halk sağlığı problemlerinden biri olduğunu aktaran Ceylan, “Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre dünyada 1-14 yaş grubundaki 40 milyon çocuk istismar veya ihmale uğramakta, tıbbi ve sosyal desteğe ihtiyaç duymaktadır.” diye konuştu.
“Çocuk işçiliğinin baş faktörü yoksulluk”
Panelin ilk konuşmacısı Av. Türkay Asman, çocuk işçiliğine sebep olan faktörlerin başında yoksulluk geldiğini belirterek konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“Nüfus artışı ve eğitimsizlik çocuk işçiliğinin başlıca nedenlerindendir. Çocuğun çalışması başta eğitim ve oyun hakkı olmak üzere birçok hakkını ortadan kaldırmakta, bedensel, zihinsel yönden sağlıklı gelişimini engellemektedir.Ayrıca duygusal, fiziksel ve cinsel istismara uğraması olasılığını fazlalaştırmaktadır.”
İş Kanununa göre çalışma yaşının 15 olduğunu vurgulayan Asman, “Oysa çocukların daha küçük yaşlarda çalışma yaşamına girmesi geçmişten bugüne var olan bir olgudur.Bugünde üretimin büyük bir bölümünün robot makineler ve bilgisayarlarla gerçekleştirildiği günümüzde milyonlarca çocuk yaklaşık 250 milyon çocuk sağlığını, geleceğini, gelişim ve eğitim hakkını tehlikeye atarak çocukluklarını yaşamayarak çalışmaktadır.” dedi.
Dünyada çalışan çocukların yüzde 63’ünün tarım sektöründe çalıştığını aktaran Asman, “Ülkemizde küçük sanayi işletmelerinde ise çocuklar oto sanayilerinde, mobilyacılıkta, ayakkabıcılıkta ağır koşullar altında çalışmaktadırlar. Çocuğun çalışmasında en tehlikeli grubu sokakta yaşayan ve çalışan çocuklar girmektedir.Çünkü sokakta yaşayan çocuklar normal koşullarda ki çocuklardan farklı yaşam koşulları içinde yaşadıklarından çok yönlü risklere maruz kalarak günlük yaşamlarını sürdürmektedirler.” diye konuştu.
“Cinsel istismara uğrayan çocukların yüzde 40’ı 6 ile 10 yaş aralığında”
Çocuk istismarının tanınması ve türleri konusunda açıklamalar yapan Adli Tıp Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Zafer Liman konuşmasına şu sözlerle devam etti:
“Fiziksel istismar çocuğun kaza dışı nedenlerle yaralanması veya ailesi tarafından yeterince gözetilmemesine bağlı gelişen yaralanmalarıdır. En sık 4-8 yaş arası olmakta ve kız-erkek farkı bulunmamaktadır. Fiziksel istismarı saptamak çok önemli çünkü bu çocukların ilerleyen dönemde yüzde 5-10’u öldürülüyor. Cinsel istismar ise bir erişkinin cinsel isteklerini karşılamak için çocukları araç olarak kullanmasıdır. Cinsel istismara uğrayan çocukların yaş dağılımına bakıldığında yüzde 30’u 2-5 yaş, yüzde 40’ı 6-10 yaş, yüzde 30’u 11-17 yaş gruplarında dağıldığı görülmektedir. Cinsel istismarın her yaş grubunda rastlanılmakla birlikte on yaş altı yüzde 70 daha sıktır. Duygusal istismar ise çocuğun duygusal bütünlüğü ve iç görüsünü bozan, kişilik gelişimini zedeleyen eylem ya da eylemsizlik olarak tanımlanmaktadır.”
Çocuklara uygulanan istismarın genelde yakın çevreden geldiğini ifade eden Liman, “Cinsel istismarcıların yüzde 80’i çocuğun tanıdığı biridir. Şüphelilerin yüzde 90’ı erkek.Cinsel istismar, çocuk istismarı tipleri içerisinde saptanması zor olan ve çoğunlukla gizli kalan bir istismar türüdür. Çalışmalarda 18 yaşına kadar kız çocuklarının yüzde 12-25’i ve erkek çocuklarının ise yüzde 8-10’unun istismara uğradığı tespit edilmiştir.” dedi.
Cinsel istismar olgularında yüzde 60’ın üzerinde fizik muayenede herhangi bir bulguya rastlanılmadığını belirten Liman, cinsel istismar olgularında psikiyatri değerlendirmenin çok önemli olduğunu söyledi.
Çocuk İzlem Merkezi (ÇİM)
Çocuk Gelişim Uzmanı Elif Korkmaz ise çocuk istismarının önlenmesi ve istismara uğrayan çocuklara bilinçli ve etkin bir şekilde müdahale edilmesi amacıyla KBÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde kurulan Çocuk İzlem Merkezi (ÇİM) hakkında bilgi verdi. Duygusal, fiziksel ve cinsel istismara uğrayan çocukların yaşadığı travmaları adli süreçte en aza indirmek onlara daha iyi hizmet verebilmek için ÇİM’in önemine vurgu yapan Korkmaz, “Çocuk İzlem Merkezi cinsel istismara uğradığından şüphelenilen çocuğun ifadesinin alındığı, muayenesinin, aile görüşmesinin yapıldığı ve raporun hazırlandığı merkezdir.Bu merkezde çocuk işlemler bitene kadar ihtiyaç halinde bir gece misafir edilebiliyor. ÇİM’de tamamen gizlilik ilkesi vardır. Vakalar hakkında gizlilik ilkesi yoğun olarak uygulanıyor.” ifadelerine yer verdi.
Korkmaz konuşmasında ailelerin eğitilmesi yanında çocukla çalışan uzmanların farkındalıklarının da artırılmasına ve bu konuda da tıp, sosyal hizmetler ve hukukun birlikte bütüncül olarak çocuğu ele almasının gerekliliğini de vurguladı.
Panelde ayrıca Karabük Üniversitesi Tiyatro Kulübü tarafından çocuk istismarına dikkat çekmek amacıyla "Güneşli Günler" adlı tiyatro oyunu sahnelendi.