Röportaj

Cengiz Aytmatov: Bir insan için en zor şey, her gün insan kalabilmektir

Cengiz Aytmatov: Bir insan için en zor şey, her gün insan kalabilmektir

Cengiz Aytmatov: Bir insan için en zor şey, her gün insan kalabilmektir

Dünyaca ünlü Kırgız yazar Cengiz Aytmatov’un 28 yıl birlikte çalıştığı, manevi oğlu Ordinaryüs Prof. Dr. Abdıldacan Akhmataliyev, Karabük Üniversitesi gazetesi Külliye Karabük’e ünlü yazarın hayatı ve eserleriyle ilgili özel açıklamalarda bulundu. Kırgızistan Cengiz Aytmatov Akademisi Başkanı aynı zamanda Kırgızistan Milli İlimler Akademisi Başkan Yardımcısı, Ordinaryüs Prof. Dr. Abdıldacan Akhmataliyev büyük yazar Cengiz Aytmatov’un Türkiye sevgisine, romanından uyarlanan “Selvi Boylum Al Yazmalım” filminin kendisinde uyandırdığı duygulara ve daha pek çok konuya dair bilgiler paylaştı.    Röportaj: Ebubekir Işık, Abdurrahim Topal Cengiz Aytmatov’la nasıl tanıştığınızı anlatabilir misiniz?
Kırgız Cumhuriyeti’nin genç yazarlar kategorisinde büyük ödülünü almıştım. O ödül benim Cengiz Aytmatov’u konu edindiğim doktora tezime verilmişti.
Hepimiz Cengiz Aytmatov’u bir dünya yazarı olarak tanırız. Ama biz ayrıca bir Kırgız yazar olduğu için kendisi ile gurur duyarız. Kırgızistan’da ortaokuldan itibaren Cengiz Aytmatov’un eserleri önem verilerek okutulur. Dolayısıyla biz onun eserlerini okuyarak büyüdük. Ben de üniversitede bitirme tezimi Cengiz Aytmatov’un üzerine yazmıştım. Bu konuya çok yakın ve ilgili olduğum için Kırgız Milli İlimler Akademisinde işe başladım. Amacım bu konu üzerinde daha da ilerlemekti. Burada Cengiz Aytmatov ve Kırgız - Kazak ilişkileri bağlantısı konusunda doktora tezine başladım. Konu olarak bunu belirledikten sonra araştırma yapmak için Kazakistan’a gittim. Kazakistan’da Cengiz Aytmatov’la aynı dönemde yaşayan yazarlarla tanıştım. FuJi-Yama, Cengiz Aytmatov’un Kaltay Muhammet Canov ile istişaresinin sonucu yazılmış bir eser. Kaltay Muhammed Canov ile görüşerek bu eserin yazılma sebebini ortaya koyan bir röportaj yapmıştım. Bunu bir gazetede yayımladım. Bu gazeteyi de Aytmatov’a vermek için çalıştığı yere götürdüm. İşte o günden yedi ay sonra Kırgız Milli İlimler Akademisinde büyük bir toplantı vardı. Bu toplantıya Cengiz Aytmatov konuşmacı olarak geldi. Toplantıdan sonra bire bir kendisi ile görüştüm. Oradaki konuşmasında gazeteyi okuduğunu ve çok memnun kaldığını söyledi. Bundan sonra da bağlantıyı koparmayıp haberleşelim dedi. Ama ben çok fazla yurt dışı seyahati yaptığı için Aytmatov ile üç sene hiç bağlantı kuramadım. 1983 yılında Aytmatov “Gün Olur Asra Bedel” eseri ile SSCB’nin en iyi yazar ödülünü almıştı. Ben de aynı yıl Kırgız Cumhuriyeti’nin genç yazarlar kategorisinde büyük ödülünü almıştım. O ödül benim Cengiz Aytmatov’u konu edindiğim doktora tezime verilmişti. Ben işte aynı yılın Kasım ayında onun çalıştığı yerin önünden geçerken içeri girmiştim. Aytmatov’un odasının açık olduğunu gördüm. Sekreterine girsem olur mu diye sordum. O da gir dedi ve görüştük. Kendisi beni tanıdı. İşte o günden itibaren çalışmalarımızda 28 yıl boyunca beraberdik. Cengiz Aytmatov’un Türk dünyasında ve dünyada bu kadar ses getirmesinin sebebi nedir?
‘Bir insan için en zor şey, her gün insan kalabilmektir’ bu kendisinin sözüdür. O hiç kimsenin dinine, milletine bakmadan insan problemini ortaya koyduğu için herkes tarafından severek okunan bir yazardır.
Cengiz Aytmatov’un diğer yazarlardan en büyük farkı ve dünyada tanınmasının en büyük sebebi eserlerinde insan problemini yazmış olmasıdır. Onun eserleri hiçbir zaman bir millete veya devlete hitap etmemiştir. O her zaman evrensel konuları ele almıştır. O konulardan bir tanesi insan problemidir. ‘Bir insan için en zor şey, her gün insan kalabilmektir’ bu kendisinin sözüdür. O hiç kimsenin dinine, milletine bakmadan insan problemini ortaya koyduğu için herkes tarafından severek okunan bir yazardır. Çoğu yazar bir olayın arkasından yazar. Ya da çoğu yazar bir olayı ressam gibi yazar. Ama Cengiz Aytmatov’un farkı masallar, efsaneler üzerinden eskiyi günümüzün bir problemine çözüm sunmak veya bir ders çıkarma düşüncesi vardır. Buna Cengiz Aytmatov’un 'mankurtlaşma' örneğini verebilir miyiz?
Cengiz Aytmatov aslında burada mankurtluğun güçlü ülkelerin diğer milletlerin beynini yıkaması olduğunu anlatmak istemiştir.
Doğru diyorsunuz. İşte Aytmatov masallarda olsun, efsanelerde olsun orada yaşayan insanların ruh halini ortaya koymuştur. Cengiz Aytmatov hep çok okuyan birisi olmuştur. Batı ve Orta Asya’yı sentezleyerek eserlerini ortaya koymuştur. Sizin dediğiniz ‘mankurt’ kelimesi zaten Manas Destanı’ndan gelen bir konudur. Cengiz Aytmatov aslında burada mankurtluğun güçlü ülkelerin diğer milletlerin beynini yıkaması olduğunu anlatmak istemiştir. Aytmatov Doğu ile Batı’yı çok iyi okuyan ve bu tarihi evrensel hale getiren, güncelleştiren eserler ortaya koymuştur. Herkes onun eserlerinde kendini bulabilir. Kadın olsun erkek olsun, Müslüman olsun Hristiyan olsun herkes bu eserlerde kendini bulabildiği için UNESCO tarafından bu eserler araştırılmış ve 176 farklı dile çevrilmiştir. Cengiz Aytmatov’un Türkiye ile alakalı görüşlerini bizimle paylaşabilir misiniz?
‘Elveda Gülsarı’ isimli eserinin Türkiye Türkçesi’ne ‘Zincirini Kıran Gülsarı’ olarak çevrildiğini ve bu ismi çok beğendiğini söylemişti. Kendisi 'Benim bu eserimin tamamında anlatmak istediğimi, kitabı tercüme eden sadece kitabın isminde anlatmıştır” demişti.
Cengiz Aytmatov Türkiye’ye ilk defa 1976 yılında bir ekiple gelmiştir. Ama o gelişinde diplomatik heyetin içerisinde yer aldığı için sadece gelmiş, diplomatik görüşmelerini yapmış ve gitmiştir. Cengiz Aytmatov 1994 yılında Brüksel’de büyükelçilik yaparken biz Kırgızistan’ın Ankara Büyükelçisi ile kendisini Ankara Üniversitesine davet ettik. Ankara’ya geldiğinde yaptığı konuşmada ‘Elveda Gülsarı’ isimli eserinin Türkiye Türkçesi’ne ‘Zincirini Kıran Gülsarı’ olarak çevrildiğini ve bu ismi çok beğendiğini söylemişti. Kendisi “benim bu eserimin tamamında anlatmak istediğimi, kitabı tercüme eden sadece kitabın isminde anlatmıştır” demişti. Başka yazarlar eserlerini kahramanlar ile anlatırken, Aytmatov sembollerle anlatmıştır. Buradaki kitabında da zinciri kıran olarak lanse edildiği için “anlatmak istediğimi tam olarak bu başlıkta gördüm” demişti. Daha sonraları ise Türkiye’ye çok geldi. Aynı zamanda onun 70. doğum yılı Ankara’da kutlandı. En son 2008 yılında Elazığ’a gelmişti. Orada kendisinin 80. doğum yılı kutlanmış bir parka da ismi verilmişti. Ayrıca 1976 yılında Türkiye’ye ilk defa geldiğinde kendi oğlunu da getirmişti. Okulu bitirdikten sonra oğlunu Kırgızistan Dışişleri Bakanlığında Türkiye masasına vermişti. Aytmatov’un oğlu Kırgız Türkçesi’nden çok Türkiye Türkçesi’ni daha iyi konuşuyor. Ayrıca benim oğlumun ismini Cengiz Aytmatov vermiştir. Adını El Turan koydu. Manası Turan Halkı demektir. “Selvi Boylum Al Yazmalım” filmi Cengiz Aytmatov’un romanından uyarlandı. Bu filmle ilgili Aytmatov’un duyguları ne olmuştu?
Filmden sonra Cengiz Aytmatov, Türkan Şoray’ı ve Kadir İnanır’ı Kırgızistan’a davet etti. Kendileri ile görüştü.
Aslında ben Türkiye’de böyle bir film çekildiğini gazetelerden okudum. Filmden sonra Cengiz Aytmatov, Türkan Şoray’ı ve Kadir İnanır’ı Kırgızistan’a davet etti. Kendileri ile görüştü. Biraz önce bahsettiğim 1994’te Ankara’daki davette biz Türkan Şoray’ı da davet etmiştik. Orada Aytmatov ile yine görüşmüşlerdi. Ben bu filmi ilk olarak 1974 yılında izlemiştim. Bu film benim için çok güzeldi. Çünkü eserdeki temel ana fikri alıp Türklerin kültürüne uygun olarak halka sunmuşlardır. Aynı zamanda bu filmin finali de benim çok hoşuma gider. Filmin sonu benim için çok önemlidir. Asya’nın çocuğu yanında, karşısında İlyas beklemektedir. İlyas ailesini tekrar kurabilme amacıyla beklerken, arkasında Cemşit vardır, bizde Cemşit 'Baytemir' olarak geçer. O sahnede çocuk Cemşit’e gider. Orada 'sevgi nedir, sevgi emektir' sözleri vardır. Asya 'ben sana gelecektim ama babanın kim olduğuna çocuk karar verdi' demektedir. Bu film Türk ve Kırgız kültürlerini birbirine daha da yakınlaşmıştır. Türkler tarafından bunun yeni versiyonu çekildi. Kırgızistan’da yayımlandı. Toplamda 25 bölüm. Ben 6 bölümünü izledim. Verilmek istenen mesajlar verilememiş. Daha önceki çekilen film kadar iyi olmamış. Kırgızistan’da Cengiz Aytmatov’un bir eserinin tiyatroya veya filme uyarlanması projesi var mı? Kırgızistan’da bütün yönetmenler tekrardan Cengiz Aytmatov’un konularına dönmektedir. Bir genç yönetmenimiz vardı vefat etti yakın zamanda. O tekrardan ‘Toprak Ana’yı tiyatro sahnesine taşımıştı. Ben izlerken orada ağladım. ‘Toprak Ana’yı kaç defa okudum veya filmini izledim ama en son yapılan tiyatroda ben kendimi tutamadım ağladım. Tiyatro son zamanlarda biz de azalmıştı. Ama herkes bu tiyatroyu izlemek için akın etti. Ayrıca o tiyatro sırasında sadece ben ağlamadım orada bulunan herkes ağladı. Eğer Cengiz Aytmatov’un bir eseri sinemaya uyarlansa size göre bu hangisi olmalı? Ben Aytmatov’un eserlerinin hepsini seviyorum. Ama günümüzdeki problem savaş ve barıştır. O yüzden benim seçimim Toprak Ana olur. Bu eser toprak ile bir kadının konuşması. Yani ikisinin konuşması insanın problemini ortaya koyuyor. Aslında burada insan kendi kendisi ile konuşuyor, toprakla konuşmuyor. Toprak bir semboldür. Burada çocuk, hayat, evlilik, barış, iş gibi problemlerin hepsini verebilirsiniz. Cengiz Aytmatov’un eserlerinde kahramanlar hep yalnızdır. Burada babasının katledilmesinin bir etkisi var mıdır?
İyi bir üniversiteyi kazanmasına rağmen babası yüzünden gönderilmemiştir. Hatta yazarlığında bile yalnızdır.
Cengiz Aytmatov eserlerinde yalnızlığı çok önem vermiştir. Aslında kendisi yalnızdı. İdeolojisi yalnızdı. İyi bir üniversiteyi kazanmasına rağmen babası yüzünden gönderilmemiştir. Hatta yazarlığında bile yalnızdır. Burada Aytmatov’un eserlerini Rusça yazmasını sorgulamak lazım. Kırgızca yazdığı zaman Kırgız yazarlar tarafından eleştirilmiştir. Çünkü o dönemde yazarlar her şeyin güllük gülistanlık gösterilmesini istemiştir. O da bu yüzden eserlerini Rusça yazmıştır. Rusça yazınca herkes onun eserlerini okumuş ve önü açılmıştır. Yeni Cengiz Aytmatovların çıkma ümidi var mı? Bu soru çok zor bir soru. Tabii ki bunu herkes ister ama bunun böyle olması için öyle şartlar lazım ki belki çıkar, belki daha iyisi bile olur. Aytmatov dediğimizde aklınıza gelen kelimeler nedir? Düşünür ve mütevazi.