Prof.Dr. Şükrü Ersoy: Marmara Denizinde tsunami olabilir
Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, Karabük Üniversitesinde düzenlenen 'International Science and Engineering Applications Symposium on Hazards 2019' adlı sempozyumda "Marmara Denizinde tsunami olabilir. Tsunami, Marmara içinde bir gerçek. Türkiye kıyıları içinde bir gerçek. Lütfen Marmara’da tsunami olabileceği konusunda bize güvenin." diye konuştu.
Külliye Karabük
Karabük Üniversitesi Hamit Çepni Konferans Salonu’nda düzenlenen sempozyumda Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Doğa Bilimleri Araştırma Başkanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “Gelecekte İnsanoğlunu Hangi Tehlikeler Bekliyor” adlı sunum gerçekleştirdi. Ersoy, 10 yıl içinde meydana gelmesi beklenen olası Marmara depremi ve tsunami tehlikesine karşı uyarılarda bulundu.
“4,6 büyüklüğündeki deprem gelecek depremlerin ayak sesi”
Ersoy, Marmara’da gerçekleşen 4,6 büyüklüğündeki depremin endişe verici olduğunu belirterek, “Bu depremin çok sığ derinliklerinde olması nedeniyle Marmara çevresinde özellikle İstanbul’da çok hissedildi. Zaten dördü geçen depremlerde insanların hissetmesi çok normal ama kritik olan şu ki, 4,6 büyüklüğündeki bu deprem Marmara Denizinin içerisinden geçen Kuzey Anadolu fayının üzerinde oldu. Kaygılarımız ondandı. Çünkü şöyle bir söylemimiz var. Gelecekte büyük bir deprem bekliyoruz ve bu yediden büyük olacak. Bu 4,6 büyüklüğündeki depremde bu beklediğimiz bölgede olduğu zaman endişelerimiz arttı. Marmara Denizinin içerisindeki Kuzey Anadolu fayının çok aktif olması, canlı ve dinamik olması gelecek depremlere de hazırlandığının hatta bir ayak sesi olduğunun mesajı bu bunu böyle almak gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Marmara’da gerçekleşecek bir deprem ülkemizin milli güvenlik sorunudur”
Ersoy, 10 yıl içerisinde Marmara Denizinde yediden büyük bir deprem beklediklerini ifade ederek, “Bu depremle birlikte tsunami tehlikesi de var. Bu deprem bugünde olabilir on yıl içinde olabilir ama bize verdiği mesaj Marmara Bölgesi çok kalabalık bir yer. İstanbul’da 15 milyon insan yaşıyor. Tüm illeri saydığımızda 26 milyon, 27 milyon insan var. Dolayısıyla neredeyse Türkiye'nin üçte biri Marmara çevresinde ve yapı konutlarında çok yüksek olduğu 6 milyona yakın konut olduğunu düşünürsek gelecekteki büyük depremler mutlaka çevreyi çok etkileyecek. Türkiye’nin sanayisi de burada. Dolayısıyla buradaki bir depremden söz ederken Türkiye’nin milli güvenlik sorunundan söz ediyoruz demektir. Marmara’da gerçekleşecek bir deprem ülkemizin milli güvenlik sorunudur. O bakımdan iyi yönetilmesi gerek. Çünkü deprem olduktan sonrada yönetmeniz gerekiyor. Milyonlarca insana sokakta bakmanız, güvenliğini ve konaklamasını sağlamanız gerekiyor. Marmara’da ki bir depremi çok ciddiye alıyoruz.” diye konuştu.
“Türkiye kıyılarında 150'ye yakın tsunami var. 25’i Marmara’nın içerisinde”
Prof. Dr. Ersoy olası Marmara Depreminin tsunami ile birlikte düşünülmesi gerektiğinin altını çizerek konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Şimdi Marmara Denizinde bir depremi konuşuyorsak tsunamiyi de beraber konuşuruz. Tsunami, Marmara içinde bir gerçek. Türkiye kıyıları içinde bir gerçek. Türkiye kıyılarına baktığımızda da Türkiye’nin bütün kıyıları için 150’ye yakın tsunami var. 25’i Marmara’nın içerisinde. Bende Tsunami çalışanlardan bir tanesiyim. Uluslararası ekiple birlikte tüm kıyıları kazdık. Marmara kıyılarını da kazdık. Potansiyel eski tsunami izlerini de bulduk ve tarihlendirdik. Lütfen bu konuda tsunami olabileceğine Marmara'da bize güvenin. Marmara Denizinde bir tsunami olabilir mi olabilir. Marmara Denizinin içerisinde üç tane bin metreyi aşan çukur var. Bu çukurların yamaçlarında çamurlar var. Eğer bu deprem bu çamurları silkelerse büyük denizaltı heyelanları oluşabilir. Bunlarda tsunamiye yol açabilir.”
“3 bin metreye kadar okyanus sularının ısınması toplu yok oluşlara neden olabilir”
Konuşmasında küresel iklim değişimine de değinen Ersoy, "Şu anda küresel iklim değişimi ile karşı karşıyayız. 18 bin yıl önce buzul döneminde buzul alanı 45 milyon kilometrekarelik. Şu anda 15 milyon kilometrekarelik yani üçte biri kalmış buzulların. Bu buzullar okyanuslara su olarak eklenmiş. Küresel iklim değişimi ile birlikte sadece suyun artışı değil çok fazla değişimler var. Küresel ısınmanın bütçesinin yüzde 90’ı okyanusların içinde hapsolmuş durumda. Sularda ilk 700 metrede hapsolmuş durumda hatta 3 bin metreye kadar okyanus sularının ısındığı ortaya kondu. Bu çok tehlikeli bir şey çünkü toplu yok oluşlara neden olabilir ve su seviyesi her sene 2,8 milimetre yükseliyor. Toplamda bu yüz yıl içerisinde 20 santime yakın su yükselmesi var. Bu kıyıdaki tarım alanlarının deniz suları altında kalması ve açlık anlamına gelebilir.” şeklinde konuştu.
“Dünyadaki yoksulluğu ve yolsuzluğu bitirmeden afetler ile baş edemezsiniz”
Konuşmasının sonunda Ersoy, dünyadaki doğa ve insan kaynaklı afetlerin önlenebilmesi için yoksulluğun ve yolsuzluğun ortada kalkması gerektiğini ifade ederek, “Dünyadaki doğa afetlerine insan kaynaklı afetleri önlemenin tek yolu dünyadaki yoksulluğu ve yolsuzluğu bitirmektir. Başka türlü çözemezsiniz. Sonuç olarak tehlikeleri iyi tanımamız gerekiyor. Çevremizdeki uygar bir insanın yapması gereken budur zaten. Farkındalığın artması gerekiyor bu tür seminerlerin çok yapılması gerekiyor.” diye konuştu.