Rektör Polat ve öğrenciler Külliye'deki akademik yıl açılış töreninde
"Geçtiğimiz yıl yüksek öğretim sisteminde kaliteyi yükseltmenin yollarından birinin misyon farklılaşması ve ihtisaslaşma olduğunu ifade etmiştim. Bu çerçevede YÖK'ün koordinasyonunda gerçekleşen projede yer alan 5 pilot üniversitenin ismini de açıklamıştım. Araştırma üniversitelerinin tespit edilerek özel olarak desteklenmesi ve uluslararasında çok daha farklı bir konuma gelmemiz gerektiğini ifade etmiştim. Yüksek öğretim kalite kurumuna olan ihtiyacı ifade etmiştim. Bu konularda mesafe kat edildiğini görüyorum. Araştırma üniversitesi olarak belirlediğimiz 10 üniversiteyi açıklıyorum: Ankara Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Erciyes Üniverstiesi, Gazi Üniversitesi, Gebze Teknik Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, İTÜ, İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi ve ODTÜ.""Eğitim ve kültürde gelişim sağlayamadık"
YÖK'e iki yeni hedef açıklmak istiyorum. Öğretmen yetiştiren programlarının geliştirilmesi bunlardan ilki. Öğretmen kalitesi mesleenin önemli boyutlarından biri. Müfredattan ders kitaplarına, yüksek öğretime geçişe kadar eğitim ve öğretimde çözmemiz gereken pek çok sorun bulunuyor. Türkiye'de her alanda çok büyük reformalara imza attık. İki alnda arzu ettiğimiz gelişmeyi sağlayamadık. Bunlar eğitim ve öğretimdir. Kültürdür."Daha az baskı yaratan bir sisteme geçmeliyiz"
Üniversiteye giriş sistemi konusunda işlerini kolaylaştıracak sistemler geliştirmeliyiz. O FETÖ denilen ahlaksızlar kendilerinin dersanelerinin verdiği sorularla üniversite sınavlarını da yaptılar ve o kitaplarla çocuklarımız belli istikametlere yöneldi. Bundan tamamiyle kurtulmalıyız. Burada MEB ve YÖK'ün iş birliği büyük önem arz ediyor. Daha az baskı yaratan bir sistemi geliştirmeli ve hayata geçirmeliyiz."Üniversitelerden tek bir talebimiz var"
"Çocuklarımıza doğruyu göstermeliyiz""Yükseköğretim programları ve kontenjanlarıyla meslek yüksekokullarının planlamasının artık YÖK'ün koordinasyonunda belirlenecek olmasının, bu hususlarda yaşanan sıkıntıların önüne geçeceğine inanıyorum. Her dönemde sözü edilmesine rağmen bir türlü arzu ettiğimiz seviyeye ulaşmayan üniversite- özel sektör iş birliği için de önemli adımlar atılıyor. Fen ve mühendislik alanlarındaki iş yeri eğitimlerinin teşviki için meslek yüksekokullarının organize sanayi bölgelerinde de kurulabilmesinin önü açıldı. Aslında bunlar 15-20 yıl önce bizim gündeme taşıdığımız konulardı fakat bu kadar gecikmeyle maalesef açıldı.
Teknoloji transfer ofislerinden ücretli araştırma izinlerine ve doktora sonrası araştırmacı istihdamına kadar gelişmiş ülkelerdeki pek çok düzenleme ülkemize de böylece kazandırılmış oldu. Bu çalışmaları gerçekleştiren Yükseköğretim Kurumumuz ile sürece katkı veren ilgili tüm bakanlıklarımıza teşekkür ediyorum. Üniversitelerimizin diğer sorunlarının çözümü için de gereken adımları atmaya hazırız. Bunun karşılığında üniversitelerimizden tek bir talebimiz var, o da bilim üretmeye hız vermeleri ve ülkemizin kalkınmasına daha fazla katkı sağlamalarıdır. YÖK'ün üniversitelerimizin bilimsel performanslarını objektif olarak ortaya koymak suretiyle bu konuda hükümeti ve kamuoyunu bilgilendirmesi, çalışmaların daha sağlıklı yürütülmesini sağlayacaktır."
"Eğitim-öğretim meselesi öyle önemlidir ki Türkiye'yi dershaneler ve kolejlerde yetiştirdikleri kişiler üzerinden teslim almaya teşebbüs eden örgütlerin saldırılarına dahi bu ülkede maruz kaldık. 15 Temmuz, daha öncesinde 17-25 Aralık işte böyle bir organizasyonunun ürünüdür. Türkiye'nin en parlak beyinlerini eğitim ve öğretimin cazibesini kullanarak devşirip, zihinlerini kendi ülkesine ve milletine karşı kullanacak derecede iğdiş eden bir örgüte karşı en büyük mücadeleyi vereceğimiz yer yine aynı alandır. Çocukları tarihlerinden, kültürlerinden, medeniyetlerinden uzak tutmaya yönelik eğitim öğretim anlayışı bu tür arızalar doğurmaya mahkumdur. Biz çocuklarımıza doğruyu göstermezsek birileri gelip kendi hain emellerini o doğruların yerine koymaktan çekinmezler."Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki törende konuşan YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç da önemli açıklamalar yaptı. Bundan sonra üniversite sınavlarının bir hafta içinde biteceğini açıklayan Saraç ayrıca, Türkçe ve Matematik derslerinin de sınav merkezinde olacağını belirtti.
Prof. Dr. Yekta Saraç'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:
Sınav sistemi değişiyor
"Şu an uygulanmakta olan giriş sistemi iki aşamalı olarak gerçekleştirilmekte. Sınavların ilki mart, diğeri haziran ayında ve toplam 5 gün sürmektedir. Neredeyse 4 aya yayılan bu durum lise eğitimini olumsuz etkilemektedir. Yeni düzenlemeyle sınavı, bir hafta sonunda başlayıp, bitirmeyi planlamaktayız. 18 puan türünde azaltmaya gidiyoruz."
Sınavın merkezi Türkçe ve Matematik
"Bunlar çok az sayıda adayın girdiği dil puanı dışında temel olarak sayısal, sözel ve eşit ağırlık puan türleri olacak. Fakat her bir puan türünde temel Türkçe ve temel matematiğin katkısı bulunacak. Yeni sistemde önemli bir değişiklik de Türkçe ve matematik bu sınavın merkezinde olacak. Sorular yine müfredattan olacak. Öğrencilerimiz çalışma sistemini değiştirmesinler, sadece sıkı sıkı derslerine çalışsınlar"
Yabancı uyruklu öğrenci sayısında artış
"Artık YÖK olarak uluslararası araştırma projelerine imza atıyoruz. Bütün bu çalışmalar ülkemizin gücüne önemli katkılar sağlayacaktır. 15 Temmuz'dan sonra Türkiyemize yabancı uyruklu öğrenci gelişi sayısında gerileme olacağı fikri oluştu. Geçen sene gelen öğrenci sayımızda ciddi bir artış oldu. Bu sevindiricidir."