Akademik

ALES'e girecekler psikolojik olarak nasıl hazırlanmalı?

ALES'e girecekler psikolojik olarak nasıl hazırlanmalı?

ALES'e girecekler psikolojik olarak nasıl hazırlanmalı?

Hafta sonu gerçekleşecek ALES (Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı) öncesi üniversitemiz Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Araştırma Görevlisi Şeydanur Tezcan Özer sınav kaygısı, sınav kaygısıyla başa çıkma yöntemleri, sınav kaygısının etkileri ile ilgili tavsiyelerde bulundu. Külliye Karabük Gazetesi’ne konuşan Özer sınav kaygısının, son zamanlarda akademik performansa etki eden davranışlar bütünü olarak kullanılmakta olup, yetersiz ders çalışma becerilerini, aşırı fizyolojik tepkileri ve sınavla ilişkili olmayan zihinsel etkinlikleri kapsadığına dikkat çekti. Sınav kaygısı yaşayan öğrencilerin olası başarısızlıkları ve sınava çalışırken kendi yetersizlikleri hakkında endişelenme eğilimi gösterdiklerine dikkat çeken Özer, bu endişenin bir sonucu olarak da sınava çalışmada öğrencilerin yetersiz yöntemler kullandığını,  sınav anında bu yetersizlikleriyle yüzleşip terleme, kızarma, kalp çarpıntısı, nefes nefese kalma ve hatta titreme gibi aşırı fizyolojik tepkiler verebileceklerine vurgu yaptı. Ar. Gör. Şeydanur Tezcan Özer Yüksek sınav kaygısının etkilerine dikkat  çeken Özer, bu durumun kimi zaman kişiyi sınavdan uzaklaştırabileceğini belirtti. Özer, “Kişi ‘ben başarısızım’ ‘ben yetersizim’ ‘başaramayacağım’ gibi düşüncelere odaklanırsa sorulardaki bilgileri yanlış algılayıp yanlış yorumlar. Kaygı düzeyi arttıkça kişi öğrendiklerini geri çağırmakta güçlük çeker. Yani bireyler bilişsel bir bozukluk dönemi geçirirler.” şeklinde ifade ederken, kaygı düzeyi normal kişilerin sınav durumlarını, başarılarının test edileceği bir fırsat olarak değerlendireceğini kaygısı normalin üzerinde olan bireylerin ise bu durumları bir tehdit olarak algılayacağını belirtti. Kaygı yaşamın devamı için bir gereklilik Kaygıyı yaşamın devamı için bir gereklilik olarak gören Şeydanur Tezcan Özer şöyle konuştu: “İstenmeyen durumlar, kişide yüksek kaygı veya düşük kaygının bulunduğu durumlardır. Bu bağlamda her birey sınav kaygısı yaşayabilir. Normal düzeyde yaşanan sınav kaygısı, kişiler için bir itici güç olur. Örneğin, yüksek lisans yapmayı düşünmeyen fakat kendini denemek için ALES’e giren bir kişi ALES’te herhangi bir kaygı yaşamaz, bu iyi bir durummuş gibi görünebilir fakat ama aynı zamanda motive edecek bir kaygısı olmadığından sınava yeterli özeni göstermeyebilir de.” Kişinin sınavı algılama şekli kaygı düzeyini belirliyor Kaygı düzeyini belirleyen faktörlerden birisinin de kişinin sınavı algılama şekli olduğunu ifade eden Özer, kişinin yoğun kaygı sonucu akıl yürütme ve soyut düşünme yönündeki zihinsel faaliyetinin bozulacağına ve buna paralel olarak performansı da negatif bir biçimde etkileneceğine dikkat çekti. Özer “Özellikle son sınıf öğrencilerinin gelecekle ilgili plan ve beklentilerinin çok daha netleşmiş olması sınav kaygısını arttırmaktadır. Öğrencilerimiz genellikle, hedeflerine ulaşmaya daha da yaklaştıkları bu son günlerde kuruntulu tutumlara girebilmektedirler fakat normal düzeyde bir kaygının işlevsel olduğunu da göz önünde bulundurmalılar.” şeklinde konuştu. Sınav kaygısıyla başa çıkmak mümkün Sınav kaygısıyla başa çıkmak için çeşitli yöntemleri sıralayan Özer, bu yöntemler arasında sistematik duyarsızlaştırma ve gevşeme teknikleri olduğunu belirtti. Bu tekniklerle ilgili bilgi veren Özer, “Sistematik duyarsızlaştırma yöntemine göre, öğrencilerimiz sınav yerlerini önceden gidip görebilir ve sınava girecekleri derslikleri ve hatta sıraları ziyaret ederek sınavın bir provasını zihinlerinde canlandırabilirler. Böylece, zihinlerini ve bedenlerini sınava bir nebze hazırlamış olurlar. Sınav esnasında ise yüksek düzeyde kaygının bedensel tepkilere dönüştüğü yerde, gevşeme tekniğini kullanabilirler.” diye konuştu. Haber: Kübra Demirci